Anasayfa
Galeri
‘Filistin’in en büyük mali destekçisi olan AB, İsrail’e çağrı yapmaktan öteye gidemiyor.’
Her yıl yüz milyonlarca Euro’yu Filistin Yönetimi için ayıran Avrupa Birliği, mali açıdan Abbas Hükümeti’nin en büyük destekçisi. Ancak, terör örgütleri listesine aldığı Hamas'a mesafeli duran Birlik, Gazze’de olduğu gibi, bölge genelinde de siyasi açıdan pek etkin bir konumda bulunmuyor.
İsrail'in, saldırıları için, Noel tatili sonrası ve yılbaşı öncesine gelen hafta sonunu seçmesi, Hıristiyan dünyasını, doğal olarak da AB'yi yine hazırlıksız yakaladı.
Ayrıca, AB'de dönem başkanlığının el değiştirmek üzere olması nedeniyle, ne başkanlığının son günlerindeki Fransa ne de 1 Ocak'ta görevi devralacak olan Çek Cumhuriyeti etkili bir adım atabildi.
Sadece, Birlik Yüksek Temsilcisi Solana ve Komisyon'un Dış İlişkilerden Sorumlu Üyesi Waldner'in 'İsrail'in operasyonlarından endişe duyduklarını' belirten ve 'ateşkes çağrısı' yapan açıklamaları ve bazı girişimleri dikkat çekti.
Birlik üyesi ülkelerin kamuoyları açısından da durum çok farklı değil. Basın olaylara geniş yer ayırsa da, sokaklara çıkıp olayı protesto eden az sayıda göstericinin büyük çoğunluğu, Filistinli ya da diğer müslümanlardan oluşuyor.
Avrupa Birliği'nden hiçbir beklentisi olmayan İsrail, Brüksel ve üye başkentlerden gelen ve gelecek eleştirilere zaten genel anlamda kulak asmıyor.
AB’nin ünlü ‘yumuşak gücü’ (soft power) İsrail nezninde hiçbir şey ifade etmiyor. Hatta, önceki yıllarda, İsrail’in ‘bazı açıklamalarından hoşlanmadığı Solana’nın Filistin’e girişini engellemesi de hala hafızalarda.
Bu genel çerçeveye bir de tatil dönemi mahmurluğu eklenince, Avrupa Birliği, yine çok önemli bir krizde, geri planda kalmış gibi görünüyor.
29.Aralık.2008 Sabah Gazetesi
Her yıl yüz milyonlarca Euro’yu Filistin Yönetimi için ayıran Avrupa Birliği, mali açıdan Abbas Hükümeti’nin en büyük destekçisi. Ancak, terör örgütleri listesine aldığı Hamas'a mesafeli duran Birlik, Gazze’de olduğu gibi, bölge genelinde de siyasi açıdan pek etkin bir konumda bulunmuyor.
İsrail'in, saldırıları için, Noel tatili sonrası ve yılbaşı öncesine gelen hafta sonunu seçmesi, Hıristiyan dünyasını, doğal olarak da AB'yi yine hazırlıksız yakaladı.
Ayrıca, AB'de dönem başkanlığının el değiştirmek üzere olması nedeniyle, ne başkanlığının son günlerindeki Fransa ne de 1 Ocak'ta görevi devralacak olan Çek Cumhuriyeti etkili bir adım atabildi.
Sadece, Birlik Yüksek Temsilcisi Solana ve Komisyon'un Dış İlişkilerden Sorumlu Üyesi Waldner'in 'İsrail'in operasyonlarından endişe duyduklarını' belirten ve 'ateşkes çağrısı' yapan açıklamaları ve bazı girişimleri dikkat çekti.
Birlik üyesi ülkelerin kamuoyları açısından da durum çok farklı değil. Basın olaylara geniş yer ayırsa da, sokaklara çıkıp olayı protesto eden az sayıda göstericinin büyük çoğunluğu, Filistinli ya da diğer müslümanlardan oluşuyor.
Avrupa Birliği'nden hiçbir beklentisi olmayan İsrail, Brüksel ve üye başkentlerden gelen ve gelecek eleştirilere zaten genel anlamda kulak asmıyor.
AB’nin ünlü ‘yumuşak gücü’ (soft power) İsrail nezninde hiçbir şey ifade etmiyor. Hatta, önceki yıllarda, İsrail’in ‘bazı açıklamalarından hoşlanmadığı Solana’nın Filistin’e girişini engellemesi de hala hafızalarda.
Bu genel çerçeveye bir de tatil dönemi mahmurluğu eklenince, Avrupa Birliği, yine çok önemli bir krizde, geri planda kalmış gibi görünüyor.
29.Aralık.2008 Sabah Gazetesi